Yıllarca bana ilerde ne olmak istersin diye sorduklarında babam ne isterse o olurum derdim hep.Zaten babam benim en bastan beri polis olmamı
istiyodu.Oldumda zaten.İsteyip istememem pek önemli değildi ona göre.Babam çok sert ve disiplinli bi adamdı.Bana bi kere gelip canım oğlum diye sarıldığını görmedim.Yada
bir sevgi sözcüğü sarf ettiğini.Genelde geceleri ben uyurken gelir yanıma saclarımı okşar, boynumu koklar, üstümü örter giderdi.Burdanda benden aslında nefret etmediğini
anlardım....Hayatım boyunca anneme güvenmiştim oda sağolsun 14 yasımda bıraktı gitti beni.Rahmetli oldu.Kaldık babamla basbasa bu kocaman dünyada.İşte annemin
ölümünde sonra gercek bi canavar cıktı babamın içinden.Her yeri kesip biçmeye basladı.Ama öfkesi bi türlü sönmüyodu.Annem aklına geldikçe bilincini kaybedip beni dövüyo
sonra oğlunu dövdüğünü fark edip deli gibi sarılırdı bana kafası güzelken.Ama o zamanlarda sunu anladım.Gercekten beni kaybetmek istemiyodu.İlk okul bittiği zaman beni
polis kolejine yolladı.Ve yollarken bi kere bile sormadı oğlum sen bu dünyada neyi değiştirmek istersin diye.Sıra sıra geldi zaten okullar.Daha ne olduğunu anlamadan kendimi
beyoğlu karakolunda elinde tüfekle beklerken buldum zaten.Okuldaki hocalarım benim herzaman karı gibi olduğumu çok duygusal olduğumu meslekte bu kadar duygusallığın
doğru olmadığı söylerlerdi.Bende bu yanımı hep törpülemeye calıstım ve sanırım birazda basarılı oldum.Keskin ve net ve acımasız olmam gerekiyodu.Aslında insanlara haksızlık
yapanlara ceza vermek onları dövmek ağızlarından kan getirmek hosuma gidiyodu.Örneğin bi tecavüzcüyü dövmek inanılmaz rahatlatıcı bi sebebdi.Yada bir hırzısı.Yani
herhangi bi sucluya ders vermek benim hosuma gitmeye baslamıstı.O zamanlar polisliğin tam bana uygun bir meslek olduğunu sanıyodum.Bi gün bi ihbar geldi hepimiz giydik
üniformlarmızı gece saat 2 civarıydı.Taktık silahlarımızı belimize yarı uykulu gittik taksime.Yaşlı bi adam bi vatandaş tarafından ihbar edilmişti.Neden olduğunu ben
öğrenemedim o anda.Hemen adamı yaka paça aldık içeri.Adam çok zavallı görünüyodu.Pislik içerisinde elinde sazı çirkin bi adamdı.Arkadaşlarım karokolda bi odaya aldılar
onu.İçerde adamın yalvarma sesleri geliyodu.Sonra kapı acıldı.Bizim bi arkadaş demin adamın elinde olan sazı almış müdürün yanına gidiyodu.Arkasından adam bozuk bi
türkçeyle : 'Geri ver lan onu bana ' diye bağırdı.Polis durdu arkasını döndü ve adamın gözünün içine baka baka diziyle sazı ikiye böldü.Adam çığlık attı deli gibi tutamadı
kendinisi.Yerinden kalkıp polise saldırmak ister gibi oldu ama yanındaki polisler yine iki diz darbesi bi yumruk bi de boğaz sıkmasıyla adama orantılı bi güç uyguladılar.Adam
bütün eklemlerini saldı, bütün kaslarını gevşetti ve ağlamaya basladı işte tam o sırada yavasca kapı kapandı ve derin bi sessizlik oluştu karakolda.Olayın etkisinden cıkmam
gerektiği düşündüm ve sigara içmek için dışarı cıktım.Karokolun canımdan seslendi arkadaş bana ve deminki yaslı adamın bayıldığını yardım istediğini söyledi.Sigarayı
yarınsında söndürüp cebime koydum.Kapıyı açtım ve o iğrenc tabloyu gördüm.Adamın beyaz sakalları kıpkırmızı olmuştu.Uzun sekilsiz saclarıda tabi...Durdum.Hareket
edemedim.Sadece durdum.Her yer ama heryer kıpkırmızydı.Bu adam acaba bunu hakedicek ne yapmıştı?Bir adım attım ve bi şeyin üstüne bastım.Adamın dişine...Yerde
nerdeyse 32 tane diş vardı.Yanında pense...Pensenin hemen yanında adamın yırtık gömlek cebi vardı kan içinde.Bi anda kapının dışından bi polis komiserin odadakileri
çağırdığını ve bi polisde adamın yanında kalmasını söyledi.Kalan kişi ben oldum.Herkes çok soğuk kanlı gözüyodu.Cıktıklar dışarı.Ben adamla basbaasa kaldım ve kapı kapandı
güm diye...Ben adama yaklaşamadım.Korktum sanki babam vardı karşımda ve adım atarsam bi tane yerleştiricekti bana ve sonra yine cocuklar gibi ağlayıp özür dilicekti
benden.Atmadım adım sadece baktım hatta bi süre sonra odada öyle bi adam yokmuş gibi davranmaya basladım.Sonra kapı acıldı bi polis benden yardım istedi adamı arabaya
tasımak için.Attım.Adımım attım ve sırtladım adamı o polisle beraber.Koyduk arabaya büyük ihtimalle hastaneye gidiyoduk çünkü adamın durumu kritikti.Ölümle dans
ediiyodu o sıralarda.Cıktık yola.Arabada 3 kişiydik polisler ve tek mahkum.Issız bi yere geldik adamı bi paçavra gibi yokuştan aşağıya verdik ormanın içine doğru.Atarken
anladım adamı kurtarmak istemediğimizi.Yanımdaki adam çok soğuk kanlıydı.Hiç bi şey olmamış gibi bindik arabaya.Ben hala olayın etkisindeydim ve bu gece neler
gördüğümü kavramaya calısıyodum.Yola cıktığımızdan bu yana yanımdaki polis hiç bi şey söylemedi ağzını bıcak acmıyodu resmen.Geri dönerdim sordum adamın nası bi suc
islediğini.Bana ilk basta bu gece hiç bi şey görmediğini eğer gördüğümü iman eden bi söz söylersem sonumun ormana yuvarlanan adam gibi olucağımı söyledi.Tamam dedim
ama suçu ne?Kaç adam öldürdü?Kaç insan doğradı?Kaç erkeğe kaç kadına tecavüz etti?Yani bu adam bu sonu hak edicek ne yaptı?Polis derin bi esin sonrasında Ahmet Kaya
dedi.Anlamadım ve anlamadığımı anlayıp bana iza etmeye calıstı.Bu adamın taksimde yasaklara rağmen Ahmet Kaya parçası okuduğunu ve onu binlerce kez uyardılarını
söyledi.Ve aslında böyle bi şey yapmak istemediklerini ders vermek isterken oratısız bi güç kullandıklarını çok pişman olduklarını söyledi sanki bana yaranmak istiyomuş
gibi.Kaldım....Tek kelime edemedim.Ve sanki polis bana pişmanlığını anlatırken babam oldu bi anda gözümde.Tiksimdim.Sinirlendim.Vahşileştim.İnsan oldum....Ve direksiyonu
sola kırıp ormana yuvarlandım....