23 Şubat 2010 Salı

SENİ SEVİYORUM KARDEŞİM BENİM.NE OLUR ARAMIZA GERİ DÖN.BEKLİYORUZ SENİ...

17 Şubat 2010 Çarşamba

Polisler ve Tek Mahkum

Yıllarca bana ilerde ne olmak istersin diye sorduklarında babam ne isterse o olurum derdim hep.Zaten babam benim en bastan beri polis olmamı

istiyodu.Oldumda zaten.İsteyip istememem pek önemli değildi ona göre.Babam çok sert ve disiplinli bi adamdı.Bana bi kere gelip canım oğlum diye sarıldığını görmedim.Yada

bir sevgi sözcüğü sarf ettiğini.Genelde geceleri ben uyurken gelir yanıma saclarımı okşar, boynumu koklar, üstümü örter giderdi.Burdanda benden aslında nefret etmediğini

anlardım....Hayatım boyunca anneme güvenmiştim oda sağolsun 14 yasımda bıraktı gitti beni.Rahmetli oldu.Kaldık babamla basbasa bu kocaman dünyada.İşte annemin

ölümünde sonra gercek bi canavar cıktı babamın içinden.Her yeri kesip biçmeye basladı.Ama öfkesi bi türlü sönmüyodu.Annem aklına geldikçe bilincini kaybedip beni dövüyo

sonra oğlunu dövdüğünü fark edip deli gibi sarılırdı bana kafası güzelken.Ama o zamanlarda sunu anladım.Gercekten beni kaybetmek istemiyodu.İlk okul bittiği zaman beni

polis kolejine yolladı.Ve yollarken bi kere bile sormadı oğlum sen bu dünyada neyi değiştirmek istersin diye.Sıra sıra geldi zaten okullar.Daha ne olduğunu anlamadan kendimi

beyoğlu karakolunda elinde tüfekle beklerken buldum zaten.Okuldaki hocalarım benim herzaman karı gibi olduğumu çok duygusal olduğumu meslekte bu kadar duygusallığın

doğru olmadığı söylerlerdi.Bende bu yanımı hep törpülemeye calıstım ve sanırım birazda basarılı oldum.Keskin ve net ve acımasız olmam gerekiyodu.Aslında insanlara haksızlık

yapanlara ceza vermek onları dövmek ağızlarından kan getirmek hosuma gidiyodu.Örneğin bi tecavüzcüyü dövmek inanılmaz rahatlatıcı bi sebebdi.Yada bir hırzısı.Yani

herhangi bi sucluya ders vermek benim hosuma gitmeye baslamıstı.O zamanlar polisliğin tam bana uygun bir meslek olduğunu sanıyodum.Bi gün bi ihbar geldi hepimiz giydik

üniformlarmızı gece saat 2 civarıydı.Taktık silahlarımızı belimize yarı uykulu gittik taksime.Yaşlı bi adam bi vatandaş tarafından ihbar edilmişti.Neden olduğunu ben

öğrenemedim o anda.Hemen adamı yaka paça aldık içeri.Adam çok zavallı görünüyodu.Pislik içerisinde elinde sazı çirkin bi adamdı.Arkadaşlarım karokolda bi odaya aldılar

onu.İçerde adamın yalvarma sesleri geliyodu.Sonra kapı acıldı.Bizim bi arkadaş demin adamın elinde olan sazı almış müdürün yanına gidiyodu.Arkasından adam bozuk bi

türkçeyle : 'Geri ver lan onu bana ' diye bağırdı.Polis durdu arkasını döndü ve adamın gözünün içine baka baka diziyle sazı ikiye böldü.Adam çığlık attı deli gibi tutamadı

kendinisi.Yerinden kalkıp polise saldırmak ister gibi oldu ama yanındaki polisler yine iki diz darbesi bi yumruk bi de boğaz sıkmasıyla adama orantılı bi güç uyguladılar.Adam

bütün eklemlerini saldı, bütün kaslarını gevşetti ve ağlamaya basladı işte tam o sırada yavasca kapı kapandı ve derin bi sessizlik oluştu karakolda.Olayın etkisinden cıkmam

gerektiği düşündüm ve sigara içmek için dışarı cıktım.Karokolun canımdan seslendi arkadaş bana ve deminki yaslı adamın bayıldığını yardım istediğini söyledi.Sigarayı

yarınsında söndürüp cebime koydum.Kapıyı açtım ve o iğrenc tabloyu gördüm.Adamın beyaz sakalları kıpkırmızı olmuştu.Uzun sekilsiz saclarıda tabi...Durdum.Hareket

edemedim.Sadece durdum.Her yer ama heryer kıpkırmızydı.Bu adam acaba bunu hakedicek ne yapmıştı?Bir adım attım ve bi şeyin üstüne bastım.Adamın dişine...Yerde

nerdeyse 32 tane diş vardı.Yanında pense...Pensenin hemen yanında adamın yırtık gömlek cebi vardı kan içinde.Bi anda kapının dışından bi polis komiserin odadakileri

çağırdığını ve bi polisde adamın yanında kalmasını söyledi.Kalan kişi ben oldum.Herkes çok soğuk kanlı gözüyodu.Cıktıklar dışarı.Ben adamla basbaasa kaldım ve kapı kapandı

güm diye...Ben adama yaklaşamadım.Korktum sanki babam vardı karşımda ve adım atarsam bi tane yerleştiricekti bana ve sonra yine cocuklar gibi ağlayıp özür dilicekti

benden.Atmadım adım sadece baktım hatta bi süre sonra odada öyle bi adam yokmuş gibi davranmaya basladım.Sonra kapı acıldı bi polis benden yardım istedi adamı arabaya

tasımak için.Attım.Adımım attım ve sırtladım adamı o polisle beraber.Koyduk arabaya büyük ihtimalle hastaneye gidiyoduk çünkü adamın durumu kritikti.Ölümle dans

ediiyodu o sıralarda.Cıktık yola.Arabada 3 kişiydik polisler ve tek mahkum.Issız bi yere geldik adamı bi paçavra gibi yokuştan aşağıya verdik ormanın içine doğru.Atarken

anladım adamı kurtarmak istemediğimizi.Yanımdaki adam çok soğuk kanlıydı.Hiç bi şey olmamış gibi bindik arabaya.Ben hala olayın etkisindeydim ve bu gece neler

gördüğümü kavramaya calısıyodum.Yola cıktığımızdan bu yana yanımdaki polis hiç bi şey söylemedi ağzını bıcak acmıyodu resmen.Geri dönerdim sordum adamın nası bi suc

islediğini.Bana ilk basta bu gece hiç bi şey görmediğini eğer gördüğümü iman eden bi söz söylersem sonumun ormana yuvarlanan adam gibi olucağımı söyledi.Tamam dedim

ama suçu ne?Kaç adam öldürdü?Kaç insan doğradı?Kaç erkeğe kaç kadına tecavüz etti?Yani bu adam bu sonu hak edicek ne yaptı?Polis derin bi esin sonrasında Ahmet Kaya

dedi.Anlamadım ve anlamadığımı anlayıp bana iza etmeye calıstı.Bu adamın taksimde yasaklara rağmen Ahmet Kaya parçası okuduğunu ve onu binlerce kez uyardılarını

söyledi.Ve aslında böyle bi şey yapmak istemediklerini ders vermek isterken oratısız bi güç kullandıklarını çok pişman olduklarını söyledi sanki bana yaranmak istiyomuş

gibi.Kaldım....Tek kelime edemedim.Ve sanki polis bana pişmanlığını anlatırken babam oldu bi anda gözümde.Tiksimdim.Sinirlendim.Vahşileştim.İnsan oldum....Ve direksiyonu

sola kırıp ormana yuvarlandım....

Alevli Pasta

O kızı ilk gördüğüm anda bittim.Gercekten bittim.O beni görünce ne oldu bilmiyorum ama dünyanın en sanslı insayım biliyorum onu gördüğüm için.Onu gören onunla aynı ortamda olup aynı havayı soluyan herkes sanslı.İşe gittimi günaydın dediği güvenlik, kahve aldığı makine, hatta ona hersabah azar ceken patronu bile sanslı.O dünyanın en mükemmel insanı.Evet o benim 6 yıllık sevgilim.Canım, herseyim.6 yıl öyle bi gectiki sanarsınız 6 saniye.Herşey hızlı hızlı acele acele.Şimdi diyorum ki keske o bi salisenin bile tadını cıkarsaydım.Dolu dolu gecseydi hergünümüz.Kavga edip, ayrılıp yeniden barışmayla zaman kaybetmeseydik keske...Onunla ben bi genelevde tanıstım.O zamanlar çok azgın bir dönemime gelmişti ve haftada 2 gün farklı farklı genelevlerdeydim.Sonra bu kız çıktı karşıma.İlk görüşte pat etti birden....Evet dedim bu kızı becermeliyim.Girdik bununla odaya yattı yatağa bana bakıyor.Bu gibi durumlarda genelde ben direk soyunur üstüne atlar kadını soymaya baslarım çünkü yataktaki kadın bana öyle bi bakar ki.Ama bu kadının bakışlarında bi farklılık vardı sanki.Beni azdırmıyordu.Neyse atıldım bunu üzerine basladık sevismeye.Sevistikte sevistik belki saatlerimi aldı bu iş.Genelde fahişeler iş içerisindeyken seni çok ciddi alır gibi davranır ve çok zevk alıyomuş gibi görünür.Bu kadın benimle düzüşmüyordu sevişiyordu.Eee bende öylee....Her neyse ilk ama ilk tanısmamız bu sekile işte.Sonra bu gacı cıkmadı benim aklımdan bi daha gittim bi daha gittim sonra baktım o bana geliyo.Bu şekilde ilginç bi ilişki basladı aramızda.Yatak dısındayken çok soğuk iki arkadaş gibiydik ama yatağa geçtikmi büyük bir aşk başlıyordu aramızda.Sonra bu ask yavas yavas yataktan cıkmaya basladı yada bana öyle geldi...Artık birbirimize ask sözcükleri fısıldıyorduk, sakalaşıyorduk, gülüşüyorduk, ağlaşıyorduk, dövüşüyorduk.Her günün 24 saatini birlikte geciriyorduk.Onun yanında o kadar mutluydumki.Onu kollarımın arasına almak ve sac tellerini koklamak beni benden alıyordu.Artık anlamıştım o benim hayatımın kadınıydı.Bende onun erkeği...Artık onunla çok ciddi düşündüğümü biliyor ve ömrümün sonuna kadar onunla yasamak istiyordum.Haa bu arada gözleri, gözleri yeşildi.Yeni doğan bi cocuğa bile o gözlerle kalp krizi gecirtebilirdi.Bu ilişkimizin kara günleri gelmişti artık en zor ama en zor dönemler...Beni aldattı.Hemde 2 kere.Bu ikiside arka arkayaydı aralarında bi hafta fln vardı.İşte o günlerde kısa bi süreliğinede olsa onsuz yasadım.Gürültü patırdı.Ona silah cektiğimi bile hatırlarım.O zor, iğrenç günlerinde aşkımız sayesinde geride bıraktık ve o kadın için yeniden bembeyaz bi sayfa acmıstım tıpkı onun teni gibi.Hayatımın kadınını ailemle tanıstırdım.Kızı sevmediler hiç bir neden yokken.Üstelik eski mesleğindende haberleri yoktu.Sırf onu sevdiğimden aileme karsıma aldım bağırdım, çağırdım, karsı cıktım rest cektim.Babam bi daha benim yüzümü görmek istemediğini, ailenin yüz karası olduğumu söyledi.Ama ne fark ederdi bi baba kaybetmiştim ama uğrana hayatımın kadınını yanımda tutmasını bilmiştim.Aşktan resmen kördüm...Ne yaptığımı bi kadın için neleri göze aldığımı görmüyordum.Belki de görüyordum ama görmemezlikten geliyordum.O da bana deli gibi asıktı.O da benim için herseye karsı gelebiliceğini söyledi ancak daha beni ailesiyle tanıstırmak istemiyordu.Onunla herseye vardım ulan herseye....Sonra bi gün hahahaha şimdi anlatırken bile gülesim geliyor, ona alevi olduğumu söyledim.
.....................................................................................................Bu noktaların herbirini saniye sayın bu kadarlık bi es oldu.Hiç konuşmadı.Sadece yüzüme boş boş baktı.Bir şey düşüyor gibiydi.Sonra bana ne yani sen müslüman değil misin dedi.Bende aleviliğin bi meshep olduğunu ve müslüman olduğumu söyledim.Bana hala boş boş bakıyordu ona acıkladım herseyi anllatım hem salak gibi o kadar büyük bi hevesle anlatıyordum ki onun hoşuna gittiğini sanıyordum.O boş gözlerindeki boşluğu yaslar doldurdu.O anda bana bakarak nötr bi sekilde aglamaya devam etti.Ve bana söylediği son sözler : NEDEN BANA BUNLARI SÖYLEDİN?NEDEN? bunları söylerken sesi ağlamaktan kalınlaşmaştı.Bana son bi kez baktı ve kalktı gitti.

SOKAĞIN KÖPEĞİ

Ataşehirde bi bahçeli evden bir köpek aldık.Babam gazetede görmüş ilanı.Para kazanmak için iyi bi yol diye düşünmüş.Çünkü bizim su anda yaptığımız numaralar eskidi artık.'Abi çok açım, allah rızası için ekmek parası, okul harçlığımı çıkarıyorum abla lütfen'.O yüzden babam sevimli bi köpek alıp insanlara sevdirip para götürebiliceğimizi düşünmüş.Getirdi eve köpeği.Açıkçası bu köpek pek sevimli değildi hatta bana göre çirkindi.Babam attı önüme köpeği 'Şu ite biraz su birazda kuru ekmek verde ölmesin o bizim ekmek teknemiz' dedi.Aldım iti kucağıma elimi yalamaya başladı.Huylandım ve attım köpeği yere.Su verdim yanınada 2 dilim ekmek attım.Yaladı yuttu ekmekleri şerefsiz.Kendine geldi.Ama şimdide başka bi sorun çıkmıştı.Bu ite nerde bakıcaktık.Bizim eve pek ev denilmez.Hani dört duvar bi çatı mantığı bizimkinde geçerli değil.Genelde bizim evin odalarını naylonlar ayırır ve çatıda aynı şekilde naylondandır.Neyse yerin üstüne serdim bi gazete yatırdım bunu üstünede gazete örttüm.Gittim bende battaniyenin altına girdim.Tam dalıyodum ki sırtımda bi sıcaklık.Döndüm baktım bizim it 'siktir git lan ' diye bağırdım tırsmıyo itoğlu it.Neyse dedim 'Babam burda yattığını görmezse bi şey demez ' Uyuduk beraber.Sabah oldu babam uyandırdı.Talimatlar verdi bazı ve uyarılar tabi ki tamam dedim.Montumun içine koydum bizim iti çıktım istiklal caddesine.Babamın dediğine göre ayak üstü yerlerde olmicakmışım genelde lokanta ve kafe girişlerinde durucakmışım.Gittim bi lokantanın önüne duruyorum.Anında etkisini gösterdi it.Lokantanın içinde bizim iti gören bi kadın yemeğini yarım bırakıp bizim iti sevmeye geldi.Sevdi heryerini öptü'AYY NE KADAR TATLI BİR ŞEY BU ADI NEDİR?' ölece dondum kaldım.Aldığımız andan beri ona it dışında başka bir isim söylememiştik.'Yavru' dedim kadına.Kadın bu cevaptan hoşnut oldu ve sevmeye devam etti.Ardından kadından para istedim köpek ile benim çok aç olduğumuzu yardım muhtaç olduğumuzu söyledim.Kadın cebinden kağıt bi para çıkardı ve verdi.Off çok mutlu olmuştum.Harbiden bu it baya bi işe yarıyodu.Sonra gittim başka bi insanın yanına oda sevdi sevdi sevdi ardından oda para verdi.Cidden bu köpekte inanılmaz bi cazibe vardı.O gün baya bi para kazanmıştım.Paranın bi kısmını kendim aldım geriye kalanı ise babama verdim.Verdiğim an biraz korktum içimden para aldığımı anlicak diye.Çünkü anlarsa cidden ağzıma sıçar ölene kadar döverdi.Para almamın sebebide bütün gün çalışmama rağmen babamın bana bayram seyran dışında hiç harçlık vermemesiydi.Her neyse bizim yavru ile hergün başka mekanlara gidiyoduk.Baya da bi para topluyoduk.İçten içe onu kıskanıyodum.Çünkü çevremizdeki insanları ilgisi hep onaydı.Ve açıkçası bizim yavru bana pek tatlı gelmiyodu.Aksine çirkindi bence.En başta sapsarı bi şeydi.Kocaman kulakları vardı kafasından büyük.Bıyıkları vardı hemde kız olmasına rağmen.Ama yinede ailemin karnını o doyuruyodu.Yine bi sabah uyandım hazırlandım ama o da ne bizim yavru daha uyanmamış bile.Ayağımla ittirdim hafif.Tık yok.Kucağıma aldım.İnlemeye başladı ve buz gibiydi bizim yavru.Aldım hemen hayvan doktoruna götürdüm.Doktor kızgın bi şekilde'Bu köpeğin hiç bir aşısı yapılmamış ne yapmaya çalışıyorsunuz bu köpeği öldürmeye mi?' 'Tamam dedim doktor amca ne yapılması gerekiyosa yap'Benden baya bi para istedi tamam dedim sen aşıları yap ben parayı getiriyorum.Koşa koşa eve gittim battaniyenin altından babama verirken arakladığım paraları almaya.Girdim eve paralar yok.Babam almış.Ne yapıcağımı bilemedim.Yine koşa koşa gittim doktorun yanına dedim doktor amca böyle böyle aşıya verebileceğim bi para yok.Doktor sordu bu köpeğe nasıl aldığımı nerde baktığımı kimlerle baktığımı.Anlattım herşeyi.Doktor bu köpeğin daha iyi olanaklarla bakılması gerektiği bu köpeğe sadece benim bakmamın yetmiyeceği bakabilicek ne yaşta nede sorumlulukta olduğumu söyledi.Bu yüzdende başka bi aileye verilmesi gerektiğini söyledi.Tamam böyle bi şeyin olamicağını onu çok sevdiğimi söylicektim ki yavruya baktım ve bencil olmamam gerektiğini düşündüm.Sadece ondan adının yavru olduğunu ve değiştirilmemesini ve hangi evde bakılıcağını öğrenmek istediğimi söyledim.Tamam dedim.Ona son kez baktım iyicemi kokusunu burnuma çektim çünkü onun kendine has bi kokusu vardı.Sokağın kokusu, aynı bende olan koku gibi.Çünkü ben sokağın çoçuğu o ise sokağın köpeğiydi.Öptüm kokladım.Bi saat boyunca sevdim.Ardından onu orda bıraktım ve gittim...Eve gidince baya baya bayaa sıkı bi dayak yedim.Ama olsun demokraside çarelerin tükenmediği gibi babamdada çareler tükenmezdi.Bulurdu o yine bi yerden para kazanmayı.Ve her akşam yatarken sırtıma bi yastık koyuyorum onun sıcaklığını onun varlığını hissedebiliğim diye.Ve her sabah yavrunun evine gidip onu bi kere öpmeden işe çıkmıyorum...

MUTSUZ

Güneşin en tepede olduğu saatte çıktım çifliğimin bahçesine.İyice bi kokladım havayı ohhh pis gibi hava.Zaten güneşli havalarda benim morelimin bozuk olduğu pek görülmez.Her yer yemyeşil güneş,kum,deniz+ kızlar.Kızlar olmadan olmaz .Hele öyle bi güneşli günde 5 yıldızlı bi otelin havuzundaysan ahh ahh canım çekti şimdi.Peki ben altında kalırmıyım kalmam tabi.Hemen çiflikteki havuzun yanına bi şezlonk çektim.Üstüne serdim havlumu, aldım yanına bi limonata açtım müziği son ses...Tamam işte benim yaşam tarzım buydu.Yaslandım şöyle bi arkama ohhhh.
Benden mutlusu varmı şu dünyada dedim içimden.Ardından çifliğin tellerinin arkasında çalılıklar içinde insana benzer bi şey gördüm.Rahatımı bozup kalktım gittim bakmaya.Evet bi insandı ama insana benzer taraflarının azınlıkta olduğunu söyleyebilirim.Üstü başı yırtık,ten rengi kapkara bi deri bi kemik bir insandı.Mutsuz olduğu her halinden belliydi.Çünkü sonuçta o benim imkanlarıma sahip değildi.Hayatı boyunca belki hiç mutlu olmamıştı.Hatta ve hatta belki bi diskoya yada partiye gitmemişti.Hemen çiflik kapısından aldım içeriye adamı çektim onada bi şezlonk üstüne bi havlu serdim, elinede verdim limonatayı.Ohh içim rahatlamıştı.Sonuçta burda bi haksızlık falan yok yani.
Hani bazılarının dediği gibi herkes eşit herkese eşit imkanlar alın size eşitlik.Bi adamı mutlu etmiştim ve ben çok iyi bi insandım.Sonra döndüm adama o yüzündeki mutluluğu görmeye.Mutluluktan eser yok...Gülerek' müziği dinle müziği adamı acayip koparıyo' dedim.Kafasını hafif çevirip müziği dikkatlice dinledi ama yine bi şey değişmedi.Adam mutsuzdu bi kere ve onu mutlu etmek benim görevimdi.Karnının aç olduğunu o yüzden mutsuz olduğunu düşündüm.Tuttum kolundan mutfağa götürdüm.Koydum önüne dünya mutfağından her çeşiti düşünün yani bi kuş sütü eksikti.Adamın yine yüzünde bi tebessüm olmamıştı.Aksine giderek üzülüyo gibi geliyodu bana.Ardından bunu aldım salona götürdüm.Açtım müziği oynamaya başladım.O kadar hareketli bi müzikti ki oynamamak imkansızdı.Hadi dedim adama 'mutlu olmak bu kadar zor mu ? '.Cevap yine yok.Offf kafayı yiyeceğim abi yaa yok yani olmuyo ne yapabilirim ki.Artık son bi planım vardı o da işe yaramazsa teşisi koyucaktım.Yan çiflikten 2 tane kız çağardım.Ama görmeniz lazım.O kadar güzeller ki gece yatarken bile makyaj yapıyolar.Babalarıda bayağa zengin, babası eve pek gelmiyo ama olsun para babasının yokluğunu aratmıyo.Dedim ki 'kızlar gelirken bayağı bi süslenin bir arkadaşım var mutluluk arıyor.'Sağ olsun kızlar sözümden pek çıkmaz tabi bende onların istedikleri bi şeyi iki kez söyletmem.Hemen alırım.Napiyim insanları mutlu etmeyi seviyorum...Kızlar geldi içimden dedim ki 'bu kızlarda bu adamı mutlu edemezse adam ya top yada bitkisel hayatta.'Kızlarla çıktım dışarı bahçeye oturduk çimenlerin üstüne.Bi kız benim yanımda diğer kız adamın.Kız bizimkine yaklaşmaya çalışıyo ama bizimkinin hiç umurumda değil.Uzandı çimenlere ikiseksen güneşi izliyodu.Sonra gözlerine iyice baktım.Adeta gözlerinin içi gülüyodu.Ne yani ben bu adama yıllardır imrendiği hayatı yaşattım yemekler yedirdim kızlarla tanıştırdım o bunlarla mutlu olmuyordu da güneşe bakıncamı mutlu oluyordu.
Sonra bi anda kalktı ve karışımızda ki ağacın üstündeki kuş yuvasına baktı.Kuşlar birbirinin gagasına değiyor adeta sevişiyolardı.O kadar sıkıntısız gözüküyolardı ki ve o kadar mutlu.Adam uzun süre baktı ve öyle bi kahkaha patlatı ki çok mutsuz görünüyodu....

SEÇMELİ HAYAT

Ben muhafazakâr bir ailenin kızıyım.Acıbadem İmam Hatip lisesinde 3. sınıf öğrencisiyim.Bizim okul diğer okullardan çok farklıdır.Hocalarımız kız öğrencilere karşı gayet sert ciddi ve önyargılırdır.Kızların erkek öğrenciler ile konuşması pek hoş karşılanmaz.Okulun karma olduğuna bakmayın hayatı sadece erkekler yaşar o okulda, havayı sadece erkekler solur.NE YAPABİLİRİM Kİ BU HAYATI BEN SEÇMEDİM...Babam ben daha çocukken hacı olmuş.Dinine bağlı, insanlara hoşgörülü, dürüst biri olarak tanıtır kendini. Herkezde onu öyle bilir.Size bi şey söyliyeyim mi babamı benden iyi kimse tanıyamaz.Eve bazı geceler şarhoş gelir(Genelde o akşamlar ya beni yada annemi döver)bazen sabahlara kadar kumar oynar.Sabah ezanının vakti geldiği zamanda namazını kılıp camiiye gider.Beni pek sevdiğini düşünmüyorum ama erkek olsaydım inanın çok severdi.Her neyse sabah oldu okula gitmek için hazırlanıyordum.Bizim okulun kiyafeti etek-gömlek idi.Ancak sizin bildiğiniz etek-gömleklerden değil.Etek diz altı değil bilek altıydı.Gömleğin ise en üst düğmesinin açılması bile yasaktı.Biz okuldaki kızlarla hep imrene imrene bakardık yan liseden çıkan kızlara.Yüzlerinde bir kilo makyaj, saçlarında renk renk tokalar şaçlar desen ipek gibi.Etekleri diz üstü adeta bacak show.Ama ne olursa olsun hepsinin güzel gözüktüğü kesindi.Bizde hep bu kızlara imrenir dururduk.Ahh vahhlar içinde bir okul günü daha geçmişti.Okuldan çıktık eve doğru gidicekken bizim okulun yan sokağında bizim sınıftan bir iki kız gördük.Soyunuyorlardı.Altlarından etekleri çıkardılar üstlerinde ki gömlekleri çıkardılar kafalarındaki türbanı .Karşımızda sanki yan lisenin güzel kızları vardı.Bir de makyaj çantalarından makyaj kutusunu çıkardılar bir güzel de makyaj yaptılar.Ben sadece dona kaldım.Ya hocaları görseydi dedim içimden sonra aklıma daha fena bir şey geldi.Ya babaları abileri görselerdi.Eminim vururlardı.Buna kesinlikle eminim.Eve gittim ev kıyafetlerimi giydim anlatmama gerek yok herhalde sadece ellerimin ve yüzümün göründüğü bir kıyafet.Eve henüz babam gelmemişti bense yatağa yatmıştım ancak uyumuyordum her an babam şarhoş gelicekte eline sopayı alıp 'orospu,orospu' diye diye beni dövüceğini düşünüyordum.Tam dalıcakken babam dank diye daldı içeri küfürler söyleye söyleye.Annem büyük ihtimalle içerde baygın bir halde yatıyordu.Mahallemizin çok sevdiğini hocası Salim hoca ıslattı havluyu din adet ve göreneklerine uygun bir biçimde vurdu sırtıma vurdu sırtıma.NE YAPABİLİRİM Kİ BU HAYATI BEN SEÇMEDİM...Ağlamanın gereği yoktu ağlayınca iyice kızıyordu çünkü.Sadece o anı bekledim babamın kusupta kendini yatağa atıcağı anı.Gerçekleşti sonunda babamı yatırdım yatağa üstünü örtüp anneme bakmaya gittim.Sabah okuldan arkadaşım sedayla durakta bekliyorduk.Karşı duraktada yan lisenin erkek öğrencileri vardı.Ne yalan söyliyeyim içim bir tuhaf olmuştu.Bize uzun süre baktılar baktılar baktılar.Biz sedayla iyice heycanlandık ve öyle bir kahkaha koptuki sanki hemen yanımızda gülüyorlardı.Biz kıpkırmızı olmuştuk.Adeta yerin dibine girmiştik.Ardından minibüs geldi binip uzaklaştık hemen. Okulun sonuna kadar birbirimizle hiç konuşmadık.Ama ikimizinde planı aynıydı.Dünki kıyafet değiştiren kızlardan yardım istedik.Olumlu bir yanıt aldık .Bize kıyafet bile buldular. Kızlara teslim ettik kendimizi.Bir güzel hazırladılar heryerim açık saçıktı kendimi çıplak gibi hissediyordum.Yaptıkları makyaj ise yanaklarımı gıdıklıyordu.Ve 5 yaşımdan beri şaçlarım ilk kez güneş görüyordu.Mükemmel bir duyguu....Ardından o yanlisedeki öğrencilerin takıldığı bir kafeye gittik.Kafenin girişinde ayna vardı kendimi gördüm ve bir an duraksadım.Allahım bu benmiydim.Benim ne kadar güzel gözlerim varmış...Benim ne kadar güzel şaçlarım varmış...Benim ne kadar güzel bir fiziğim varmış.Ben bir kızdım artık hemde tam anlamıyla.Bir masaya doğru hareketlendik.O masada sabah durakta bize gülen çocuklar vardı.Bizi tanımadılar ama aksine gözlerim içine baka baka konuştu saatlerce.Kendimi inanılmaz hissediyordum.Kafeden çıkarken tam kapının önünde bir adama çarptım.Babamdı...Beni gördü, baktı göz bebekleri küçüldü ve tam burnuma çok sert bir yumruk attı.Yere yığıldım.Arkadaşlarım baka kalmıştı.Ardından kolumdan tutup sertçe kaldırıp yüzüme tükürdü ve kolumdan çeke çeke eve götürdü.Annemi bir odaya kitledi.Burnum ise kan içindeydi.Eline aldı makinayı şaçlarımı kesmeye başladı.Ben ağlamaya başladım.İyice kızdı hatta şaçlarımı kazırken bazen deriyide alıp götürüyordu.İşini bitirdi sonunda.Terlemişti rahatlamak için buzdolabından bir bira aldı.Bense yerde yatıyordum onun hiç umrunda değildim.Heryerim kan içindeydi halbuki.Ardından gözüme bir sahne takıldı ve o sahneyi dikkatlice inceledim.Babam koltukta oturmuş takkesini takmış elinde tesbih yanında kur'an elinde ise bira.Hiç korkmadan sordum'Baba senin hayatın boyunca yaptıkların sevapta tüm insanlarınki günah mı?'Önce bir baktı ardından elindeki bira şisesini kafamda parçaladı.Sonunda gözümdeki ışık sönü vermişti.NE YAPABİLİRİM Kİ BU HAYATI BEN ŞEÇMEDİM....

Yüzsüz Maske

Sabah o, sert ,rahatsız, pis kokan yatağımdan kalktım.Benim gibi birininde bundan daha iyi bir yatağı olamazdı zaten...O gitmek istemediğim okula, nefret ettiğim okula bir kez daha geç kalmıştım.Rahatımı hiç bozmadan, hızlı hızlı hareket etmeden hazırlanmaya başladım.Tuvalete gittim.Tuvalete gittiğimde az sıklıkla aynaya bakarım.Çünkü o, simetrisiz,düzensiz,pisss,İĞRENÇÇÇ suratıma bakmak istemem.Resmen dünyaya bir iblis olarak gelmişim.Ben bir kızım...Kızın sakalı olurmu hiç..Hadi oldu diyelim, yüzünün değişik yerlerinde kıl çıkarmı...Örneğin alnında..Hadi yüzüm bok gibi diyelim.Peki vücudum...Bir kızın vucudu erkekleri azdırmalı.Memeleri ve kalçaları dolgun olmalı, beli hatlı olmalı.Öylelerinden nefret ediyorum.Keşke onlarda benden nefret etse, en azından beni gördüklerini beyinlerinde düşünerek bir duygu hissetiklerini bilir kendimi bir insan olarak görebilirdim.Anlayacağınız ben bir yaratığım.Bu kadar gevezelik yeter çıktım dışarı evimin hemen önündeki otobüs durağında oturuyorum.Bir adamın yanı boştu durakta hemen kaptım.Adam bir anda sanki ben veremliymişim gibi kalktı yanımdan.Ben alışkınım zaten.Duraktaki insanlar benim suratıma vucuduma giydiklerime baktıkça sürekli kollarını sıvayıp saatlerine bakıyor üffleyip duruyorlardı.Benim gibi birinin süper giyinmesinide beklemiyorsunuz herhalde.Otobüs geldi.Topluca bindik otobüse.Tam bir yer kestirdim karşımda tam oturacakken adamın teki pardon bile demeden oturuverdi.Adama tepki vermeyi düşünmedim değil ancak tepki verirsem otobüsteki bütün insanların onun yanında olacağı ve benim üstüme saldıracaklarını düşündüm ister istemez.Neyse dedim koyulduk yola.İnsanların bana tip tip bakışlarıyla geldi geçti yol.Okulun oraya yaklaşmıştık.Şöföre 'Müsayit bir yerde indirebilirmisiniz' dedim adam son gaz devam etti bir kez daha'Müsayit bir yerde indirebilirmisiniz söför beyy'dedim ardında 'Müsayit bir yerde bırakırmısız lütfen' diyerek yineledim.İnsanlar adeta beni duymuyor işitmiyorlardı.Ardından dayanamadım ve bağırarak'Köşede indirr artık!!!!!' diye bağırdım.İnsanlar bir anda durdu şaşkın gözlerle bana baktı.Şöför şok olmuştu anlaşılan yavaşça durdu ve kapıyı açtı.Hiç bir şey söylemeden indim.Okula kadar yürüdüm girerken güvenliğe selam verdi ancak cevap alamadım.Müdüre gittim izin kağıdı aldım.Sınıfa girdim hoca girdiğimi farketmediğini zanederek' günaydın hocam' dedim.Hoca bana döndü sınıfa baktı sanki bana selam verirse sınıf huzurunda afaroz edilicekti.İstemeyerek 'sanada' dedi.
Geçtim sırama arkadaşlarıma hep imrenmişimdir ne güzel sırada yanyana otuyorlar hoca tahtaya döndüğü zaman aralarında fısırdaşıyorlar tenefüste napıcaklarını konuşuyolar.Benim hiç sıra arkadaşım olmadı bir keresinde ben daha çocukken bir arkadaşım vardı İpek diye..O da zaten büyüdükçe ben arkadaşlığını kesti hatta benden nefret etti.Zil çaldı.Çıktım sınıftan öğle tatiliydi.Kantine çıktım sıraya girdim her zaman olan şey oldu.İlk başta arkamdaki benim önüme geçti ondan sonra onun arkasındaki derken her zaman sonuncu olmaya mahkumdum ben neyse ne o bile bir şeydir...Yemeğimi tek başıma yedim.Yanımda okulun tabirine göre 'EZİK' çocukların masası vardı ve yine okulun tabirene göre okulun 'POPÜLER' çocukları vardı.Popüler çocuklar gelirdi ve her öğle tatilinde bu çocuklarla dalga geçer paralarını alırlardı.Bazen ezik çocuk olmak o kadar isterdimki.Evet evet doğru yanlış duymadınız ben 'EZİK' çocuk olmak isterdim.En azından insan muhamelesi görmesemde bilime göre 'İNSAN' olurdum.Okul bitti çıktım okuldan çıktım müdür geldi yanıma.Benimle konuşan nadir kişilerdendir kendisi.Dediki' Kızım bu senin son haftan seni okuldan çıkarmak zorundayız' neden diyeceğimi anlamış olacakki'Kızım nedenini sakın sorma üzgünüm' dedi.Üzüldüğüne emin değilim.Neden olduğunu biliyordum.Öğrenci velilerinden gelen tepkiler nedeniyle benimle ilgili benim tipimle ilgili....Ağlamam gerekiyordu.Ağlıcaktım ama eve gitmeden olmaz dedim kendi kendime.Evde o extra lüx yatağımda düşündüm.İNSAN NASIL OLUNUR??Aklıma süper bir fikir geldi.Çıktım dışarı gerekli malzemleri aldım.Kendi sorumun cevabını buşmuştum.İNSAN OLUCAKTIM!!Aldım malzemeleri geldim eve.Açtım tüm malzemeleri
Hedefim bir MASKE yapmaktı.İnsanların görünce gözlerini parlatıcak herkezin o suratla konuşmak isteyeceği bir maske yapmaktı.Bütün gece çalıştım.Ardında süper bir maske yaptım.Gözleri mavi şaçları sarı doldun dudalı,kemikli ince ve düzgün burunlu insanların hayalinde güzel çekici kadını yarattım anlayacağınız.Üstüme bol bir kıyafet giydim.Attım kendimi dışarı zaten okula gitme saatimde gelmişti.Gittim durağa durakta oturan kimse yoktu ben oturdum.Yanıma bir anda bir kaç insan daha oturdu.Hemde isteyerek.Ardından adam bana saati sordu.İnanamadım.'9:30'dedim.Adam gülümseyerek bana teşekkür etti.Ardında bindik yine otobüse.Ben tam oturuyordum ki adam geçti önüme ve gözlerimin içine bakarak önden buyrun dedi.Daha dün ki ayı resmen bana asılıyordu hemde sadece şu maske yüzünden.Girdim okula.Herkez beni veli zannediyordu.Bu oyunu bozmadım ve veli gibi davrandım. Okul kantininde oturdum.Bekledimde bekledim.Öğle tenefüsü oldu.Müdür geldi kantine beni FARK etti!Dün söyledikleri hala kulağımda yankılanıyordu.Okulumuza hoşgeldin dedi.Ben sadece okulu gezmeye geldim dedim.Kuzenime okul baktığımı söyledim.Öğrencilerde gelmişti kantine yemeklerini yiyorlardı.Müdüre dün okuldan bir kız atıldığını öğrencilerden duyduğumu söyledim.Müdür'Evet attık.Napalım öğrenci velilerinden bir takım şikayetler geldi zaten okulda görüntü kirliliği yaratıyordu.Ayıptır söylemesi mutant gibi bir şeydi'dedi.YETER ARTIK DAHA FAZLA DAYANAMİCAKTIM.HAYVANLAR,PİSLİKLER,ADİ KÖPEKLER.Ne yani bir maskemi herşeyi değiştirdi.Böyle dünya, böyle düzen ,böyle insanlık olmaz olsun.İyiki insan olmamışım dedim içimden.İyiki dünyaya bir maskeyle gelmemişim.Çıktım masanın üzerine.Çıkardım belimden silahımı.Açtım gerçek yüzümü bu insanlığa, bu dünyaya ve dedim ki 'HERKES MASKESİNİ ÇIKARSIN' ardından bir el ateş ettim çünkü ben insan değilim...

Bir Şarkım Var!

Kadiköy Bahariyede bir adam takıldı gözüme.Tam Adliyenin aşağısında kaldırımların üstüne oturmuş saz çalıyordu.Üstünde çamurlara, otlara bulanmış bir kazak vardı.Altındaysa yırtıklar içinde bir pantolon.Ayağında ayakkabısı yoktu.Adamın sakallarından dolayı yüzünde tek görünen yeri gözleri ve burnuydu.Gittim yanına adamın.Çevresinde pek bir kalabalık yoktu.İlk başta dinledim.İnanılmaz güzel çalıyordu yada bana öyle geliyordu.Gözlerini kapamış adeta saz ile sevişiyordu.O gün bir sürü işim vardı ama umurumda değildi.O adam sazı elinde bırakmadıkça ben gitmeyecektim.Gittim adamın arkasındaki çalılıklardan bir tane bira kasası çıkardım.Çektim adamın yanına dinledimde dinledim.Adamın her şarkısından sonra adamın para kutusuna 1 lira attım.Giderek etrafımızda ki çember daralmaya içinde ki insanlar çoğalmaya başlamıştı.İnsanlar adamın para kutusuna sürekli para atıyordu.Para kutusu taşıcaktı nerdeyse ama adamın hiç umurunda değilmiş gibi gözleri kapalı sazını çalmaya devam etti.Herkes adamın sazı eşliğinde öyle bir çoşmuşlardı ki.Herkez adamın çaldığı şarkıların sözlerini hep bir ağızdan söylüyorlardı.Etrafımızda ki insanlar giderek fazlalaştı.Şarkıyı bilmeyenler bile alkışlarla ıslıklarla eşlik ediyorlardı.Merak ettim bu adamın bugün bu kadar ilgi çekmesinin nedeni ne idi.Yoksa hergün böylediyde....ee o zaman paraları ne yapıyor...Yoksa bu adam sevgili hükümetimizin bir ajanı falan olmasın veya bir polis...Kafam karışmıştı.Adam durmak bilmeden çalmaya devam ediyordu.Adam resmen Kadiköyü etrafına toplamıştı.Etrafta ki lokantalardan büfelerden çıkıp gelen insanlar vardı.Artık adamın nasıl çaldığını siz düşünün...Şarkısını çalarken elini sazın tellerine vurdu şarkıyı yarıda bıraktı.Ardından adam, daha önce insanların hiç duymadığı bir şarkıyı çalmaya başladı.Herkes bu şarkının nasıl bir şarkı olduğunu merak ile beklemekteydi ve bir anda adam şarkıya girdi.İnsanlar bu şarkıyı bilmiyordu bilmeyi bir kenara bırakın sözlerinden hiç bir şey anlamıyorlardı.Şarkı Kürtçeydi...Bir anda alkışlar durdu, ıslıklar sustu ve çakmaklar sönü verdi....O derin SESSİZLİK içinden çıkan tek ses adamın o yanık sesiydi.Herkes bi süre hiç bir şey söyleyemedi.Şok olmuşlardı çünkü.Adam şarkıyı söylerken bir çocuk gibi ağlamaya başladı.Sesini iyice yükseltmişti sazın sesi bile duyulmuyordu adamın sesinden...Ardından bir ses bombası gibi bağırış koptu insanlardan....'Pislikkkkk','Şerefsiz, adi Kürt','Sen olmayan vatanına gitttttt!!!!!Burda işiniz yok sizin','Kıllı mahluk seniii!!!'Daha 5 dakika önce o adamın yanık sesiyle dalıp giden insanlar şimdi onu linç etmek istiyorlardı.Kalabalık küfürler ede ede dağıldı.Adamın Kürtçe söylemesinden rahatsız olmayan insanlar bile kalabalığa uymak zorunda kaldı.İçimden iyiki adama saldırmadılar dedim.Koskoca Bahariye'de sadece ben ve o adam kalmıştı.İkimizde konuşamadık.Adam sazını çantasına yerleştirdi.Kalktı bana baktı.Gözlerindeki yaşlar gitmiş onun yerine öfke gelmişti...
Ve bahariyeden aşağıya doğru yavaş yavaş yürüdü...Para kutusunu yerde bırakmıştı...

GÖL'CÜK

O gün keyfim o kadar yerindeydi ki hiç bir şey morelimi bozamazdı.Bir kişi dışında Karım.Tam televizyonumun karşısına geçmiş çoraplarımı çıkarmış kafamı yastığa vermiş televizyon izliyordum.Karım dikildi başıma, dar dar dar dar başladı yine.Yok efendim gizli kapaklı işler çeviriyormuşumda iflas ettiğimiz günden beri kıçımı oynatmıyormuşumda.
Onu yapmıyomusumda bunu yapmıyomusumda...Konuşup durdu anliyacağınız.Sustum karşılık vermek istemedim.Sırf evin huzuru kaçmasın diye.Sırf güzeller güzeli kızım üzülmesin diye.Uzun süre konuştu.Dinlemedim ve ulan tam sustu dedim.Bana demez mi 'solcuyum, solcuyum diyorsun ama demiyorsun ki ulan kıçımı kaldırayımda bi işe gireyim aileme bakayım.Anca kızının banka hesabından geçin dur!! 'Bu lafı dediği anda artık geriye dönüş yoktu...'Ulan seni ne bokların içinden çıkarıpta bi bayan, bi hanımefendiye çevirdiğimi ne çabuk unuttun.Ben olmasaydım ohooooo kim bilir hangi erkeklerin koynunda uyanıcaktın.'Bu lafı derdemez bi durdum, düşündüm ulan Rıza sen ne dedin??Aptal rıza aptalll!Karım önce bi durdu.Bana baktı gözleri doldu.Ardında bağırdı 'DEFOLL!!Çek git bu evden kızının yüzünü bir daha nahh görürsün.Eşylalarını al ve bir daha asla dönme!! 'Altta kalırmıyım 'senden benim yüzümü bir daha nah görürsün' dedim.Kapı çaldı gelen kızımdı.Beni görünce koşarak geldi yanıma.Kucağıma oturdu.Sımsıkı sarıldım,öptüm,,kokladım.Hele onun boynunun bi kokusu vardı.Bebekliğinden beri değişmedi o koku.Ardından çantasından bi resim çıkardı.'Babacığım bugün sınıfta öğretmenimiz bize hayatınızda ki en önemli şeyi çizmemizi söyledi.Benim için sizden daha değerli bi şey olamaz babacığım' dedi ve katladığı resmi gösterdi.Bizi çizmişti...Ben,karım ve kızım...Ben şimdi nasıl söylerdim ona gittiğimi...
'Ben dışarı çıkıyorum babacığım akşama gelirim ama akşama kadar bana dünyanın en güzel resmini yap emi kızım' dedim.Yanağıma bir öpücük kondurarak zıplaya zıplaya odasına gitti.
Bende odama gittim eşyalarımı topladım, paltomu giydim arabanın anahtarını aldım.Ayakkabılarımı giydim.Karım beni yolculamaya bile zahmet etmedi.Apartman merdivenlerinde ayakkabılarımı bağlarken kızım bağardı arkamdan'Babacığım bu resim sende kalsın cebine koy annemle beni özlersen bakarsın' dedi.Çömeldim kızıma sımsıkı sarıldım son kez onun o boynunu kokladım.'Kızım dedim beni akşama bekleme yarın okulun var geç gelirim ben tamam mı?Benim kızım okuyacak büyük bir iş kadını olucak değilmi?Ohh canım benim...Tekrar tekrar öptüm kızımı.Çıktım dışarı kahveye gittim.En iyi kafamı orda dağıtırım diye düşündüm.Arkadaşlarla en az 10 el okey oynadık.Kahvenin sahibi artık kapatması gerektiğini söyledi.Çıktım kahveden eve doğru yürüdüm.Yolda sürekli düşündüm, eve girip girmeme konusunda.Apartmana girmeden karımı aradım.Meşgule verdi.Bir daha aradım bi kez daha meşgule verdi.Sonra kafama dank etti'Ulan Rıza sen nerde kalıcaksın?Elimi ceplerime götürdüğümde arabanın anahtarının cebimde olduğunu fark ettim.Araba apartmanın önünde park halindeydi.Gece saat 12:00 civarlarındaydı.Cebimden kızımın yaptığı resmi aldım.Uzun süre baktım o saflıkla, içtenlikle yapılmış resime.Saate baktığımda en son 3:00 cıvarıydı.Uyumak istedim çünkü rüyamda kızımı, karımı görmek onlarla birlikte olduğum hayal etmek istiyordum.Tam dalıcakken kafamı tavana vurdum.Ne olduğunu anlayadım.Araba bir apatmanın girişine gidiyor.Bir arkadaki tenis kortunun önüne.Binanın çatısı bir dibimde oluyor bir ileride.Ne kadar sürdüğünü hatırlamıyorum.Bina bir anda yerle bir oldu.Ben hala arabadaydım.Deprem bittikten sonra en ufak bir ses bile çıkmadı bir süre.Her yer toz bulutuydu.Karım ve kızım o bina içindeydi.Bağırmak istedim yapamadım...Arabadan inmek istedim yapamadım...Ağlamak istedim ağlayamadım....O sessizlik içinde duyduğum tek ses ise karımın çığlıydı.Belki bir sürü çığlık kopuyordu o an ama ben o sesleri duyamıyodum...Evet şimdi yıl 2008 ve evet 17 ağustos 1999 saat 03.02 de ailemi kaybettim.
Şu anda Karacaahmetteyim.Yıllardır gelecek cesaret bulamadım kendimde.En sonunda yerlerini sorup gelmek zorunda hissetim kendimi...Elimde kızımın yaptığı resim.
Ve evet, o resme ne zaman baksam canım ailemi hatırlıyorum...

Evlere Servis

Benim adım Hatice evlere temizliğe giderim ekmek paramı çıkartırım allahıma çok sükür.Kocam 4 sene önce vefaat etti ama ben güçlü bir kadınım.Atlatırım dedim. Atlattımda.Kocam apartmanın kapıcısıydı.Apartman sakinleride çok severdi kocamı.
O ölmeden 1 ay önce çocuk yapmayı bile düşüyoduk.Ama olmadı ömrü yetmedi.
Kocam öldü büyük bi karanlık içinde buldum kendimi .Bana uzanan eller çoktu allahtan.Bütün apartman sakinleri teker teker ziyarete geldi. Memlekete gitmem için aralarında para bile toplamışlar...Memleketime gittim dağlar, akarsular içinde derin bir nefes aldım ama yinede her gece kabuslar gördüm.O anı hiç unutamadım...

Apartmana gittiğimde evimin eşiğinden içeri bile giremedim.Allahtan Gülşen hanım geldi.Apartmanın önünde oturuken gördü beni.Ellerimden tuttu.Sıkıca sarıldı bana.
Onun o yumuşaçık elleri hiç yabancı gelmiyodu bana.O eller bana karanlık günlerimde ışık tutmuştu.Kadının sarılışında bile bir huzur vardı.Neden eve girmediğimi sordu; Korktuğumu işten ayrılmak istemediğimi ama elimden hiç bir şey gelmediğini söyledim ve o iki mübarek dudak arasında öyle kelimeler öyle harfler çıktıki sadece Gülşen hanıma boş boş baka kalmıştım.Bana dediki;'Gel bizde kal Hatice korkun geçtiği zamanda evine yeniden dönersin.'Bu zamanda böyle bir şeyi kim kime yapar.
'Ama kocanız var gülşen hanım ben o eve giremem tövbe 'dedim ama girdim ben o eve... İstanbula geldiğim andan itibaren ben zaten simsiyah penceresiz bir eve gelmiştim...Evde bitkisel bir hayat yaşıyodum.Ne konuşuyor ne televizyon izleyebiliyodum.Nerdeyse yemeği bana serumla vericeklerdi.Çünkü bizim oralarda öyledir tanımadığı bir erkekle aynı evde kalan kadına orospu derler ve anında köyden dışlanır.Babasının kızını evden atma hakkı bile vardır.Gülşen hanımın kocasının adı Serhattı.Serhat bey bir iş adamıydı eskiden ama o da türkiyeye gelen krizden nasibini almıştı.Krizden önce 6-7 trilyona yakın bir para ile fabrika açmıştı ama krizin gelmesiyle mallar elinde kalmıştı ve bir ton borcu vardı.Ama şaşırılacak derecede bana iyi davranıyodu.Ama bana bakışlarındanda çekinmiyo değildim.Belkide adamın niyeti o değildi.Bir gün gülsen hanım işi gereği günübirlik iş gezisine gitmişti.Benden gülşen hanıma yardım olsun diye ütüyü yapıyor evi toparlıyordum.Serhat bey geldi salona panik oldum nedenini anlayamadım.Önce anlamlı anlamlı baktı bana kanepeden.Ardından yanıma geldi kolay gelsin dedi.Hiç bir şey diyemedim.Diyemezdim...Bana kocamı unutup unutmadığımı sordu.Yüzüm dondu, ellerim buz kesti.Cevap veremedim.Bana sert bi ses tonuyla aynı soruyu bi daha sordu.Ben yine cevap vermedim.Artık niheti belliydi.Bana onu sevip sevmediğimi sordu.Terlemiştim iyice panik oldum.Bana heycanlanmamam gerektiğini söyledi.Ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırdı.Ben geri çekildim.Kızmıştı.O da elimdeki ütüyü alıp kafama vurdu.Yere düştüm yarı baygın bir haldeyimdim.Herşeyi bulanık görüyodum.Ardından üstüme çıktı beni öpmeye başladı.Üstümden itmeye çalıştım olmadı.Beni soymaya başladı.Salon kapısının eşiğinde kocamı gördüm ...Elinde ekmek sepeti beni servise çağırıyodu.Sanki en baştan beri bizi izliyordu.Elime aldım ütüyü ve suratıma varca gücümle bastım.Suratımın eridiğini hissettim....Ayağı kalkıp bedenimi orda bırakıp kocamla servise çıktık....